NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ صَالِحٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ
أَخْبَرَنَا
ابْنُ
جُرَيْجٍ
قَالَ
وَقَالَ
ابْنُ
شِهَابٍ قَالَ
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
ثَعْلَبَةَ
قَالَ ابْنُ
صَالِحٍ
قَالَ الْعَدَوِيُّ
وَإِنَّمَا
هُوَ
الْعُذْرِيُّ
خَطَبَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
النَّاسَ
قَبْلَ الْفِطْرِ
بِيَوْمَيْنِ
بِمَعْنَى
حَدِيثِ الْمُقْرِئِ
Abdullah b. Sa'lebe
el-Uzrî şöyle demiştir:
Resûlullah (s.a.v.)
Ramazan bayramından iki gün önce halka hitap etti. Ahmed b. Salih diyor ki:
Sonra râvi bir önceki (1620 nolu) el-Mukrî hadisinin mânâsım rivayet etti.
İzah:
Ahmed b. Hanbel'e
"Sa'lebe'nin fıtır sadakası ile ilgili hadisi hakkında ne dersiniz?"
diye sorulunca:
"O sahih değildir.
Ma'mer ile İbn Cüreyc onu Zührî'den mürsel olarak rivayet ediyorlar" diye
cevab vermiştir. "Sa'lebe b. Ebî Suayr bilinen bir adam mıdır?"
sorusuna da:
"İbn Ebî Suayr
nerden bilinecek?" şeklinde cevab vermiştir.İbn Adilberr de,
"râvileri arasında Zührî'den başka rivayeti delil kabul edilecek kimse
yoktur. Bunun için İbnu'l-Münzir "Buğday hakkında delil olabilecek sahih
bir hadisin olduğunu bilmiyoruz. O devirde Medine'de çok az buğday vardı.
Ashab-ı Kiram zamanında buğday artınca, ondan yarım sâ'ın, arpadan bir sâ'ın
yerini tuttuğunu gördüler. Onlara uymak gerekir. Onların sözlerini bırakıp da
başkalarına uymak caiz değildir." dedikten sonra Hz. AH, Osman, Ebû Hüreyre,
Câbir, İbn Abbâs, İbnü'z-Zübeyr ve Hz. Ebû Bekr'in kızı Esma (r.anhâ)'mn fıtır
sadakasının buğdaydan" yarım sâ' olduğuna dair görüşlerini sahih
senedlerle rivayet eder.